Yesemek: Hitit Heykel Atölyesi

Prof. Dr. Atilla Engin

    Gaziantep iline bağlı İslahiye ilçe merkezinin yaklaşık 25 km güneydoğusunda, Yesemek Mahallesi (eski Yesemek Köyü) sınırları içerisinde yer alan Yesemek, Eski Önasya’nın bilinen en büyük ve en eski heykel atölyesi ve taş ocağıdır. Heykeltraşlık eserleri, Karatepe ya da Aslanlıtepe olarak bilinen yükseltisinin batı ve kuzey yamaçları boyunca geniş bir alana yayılmıştır. Tepenin batı yamaçları üzerindeki bazalt yataklarından çıkartılan bloklar, tepenin kuzeybatı eteklerinde kapı aslanı ya da sfenks gibi heykellere dönüştürülmüştür. 2018 yılında Gaziantep Müzesi ve Gaziantep Belediyesi arkeologları tarafından alanda yapılan inceleme ve tespit çalışmalarında 518 heykel taslağı ve bazalt blok tespit edilmiştir. Yapılacak kazılarla bu sayının çok daha artacağı tahmin edilmektedir.

    Atölyede 11 hektarlık bir alan yayılmış heykeltıraşlık eserlerinin büyük çoğunluğunu aslan ve sfenks heykel taslakları oluşturmaktadır. Alandaki kalıntılar; aslan ve sfenk heykelleri dışında dağ tanrısı, bir adet savaş arabası ve bir adet aslan-adamdan oluşan kabartmalar ile ortostat, sütun altlığı ve bazalt bloklardan oluşan mimari öğelerden oluşmaktadır. Tamamlanmamış taslaklardan oluşan heykellerin ince ayrıntılarının yerleştirileceği yapılara taşındıktan sonra işleneceği bilinmektedir. 

    Atölyedeki yüzlerce heykeltıraşlık eseri ve çeşitli mimari öğeler, içinde bulunduğu doğal çevre ile birlikte insanlık tarihinin henüz yeterince bilinmeyen bir dönemine, heykel üretim aşamalarına ve tekniklerine tanıklık eder. Tamamlanmamış, kabaca biçimlendirilmiş taslaklardan oluşan heykeller, olasılıkla taşınacakları yerlerde, yerleştirilecekleri yapılarda tamamlanacaktı. İstisnai evrensel değerlere sahip olan Yesemek, antik taş ocakları ve heykel üretim alanlarının çok önemli bir temsilcisi ve öncüsüdür. Yesemek, bu ünik özellikleri ile 2012 yılında UNESCO Geçici Dünya Mirası listesine girmeye hak kazanmış olup, kalıcı listeye girmesi için çalışmalar devam etmektedir. 

    Yesemek, ilk kez 19. yüzyılın sonlarında, Zincirli Höyük’te (antik Sam’al) kazı çalışmaları yapan Avusturya kökenli Alman araştırmacı Felix von Luschan ve ekibi tarafından tespit edilmiş ve 1893 yılında yayımlanan Zincirli kazı raporundaki haritada Gesemek adıyla literatüre girmiştir. Zincirli Höyük kazılarının ikinci raporunda ise Yesemek’ten Nurkhanli (Nurhanlı) olarak bahsedilmiştir. Yesemek’te ilk önemli çalışmalar 1957-1961 yılları arasında İstanbul Üniversitesi’nden U. Bahadır Alkım ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiş, bu çalışmalarda, kısmen toprak altında bulunan heykeltıraşlık eserleri gün yüzüne çıkartılarak incelenmiş, bunların çizim, fotoğraflama ve envanter kayıtları yapılmıştır. Alkım’ın çalışmaları 1957-1964 yılları arasında kısa araştırma raporları halinde yayımlanmış, kapsamlı sonuçlar ise 1974 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından basılan bir kitapla bilim dünyası ile paylaşılmıştır. Bu araştırmalar ve sonuçları daha sonra Refik Duru tarafından yeniden değerlendirilmiştir.

    Yesemek’te 1961 yılından sonra ara verilen arkeolojik kazılar, Gaziantep Müze Müdürlüğü görevi sırasında İlhan Temizsoy tarafından 1989 yılında tekrar başlatılmış, bu çalışmalar 1991 yılına kadar sürdürülmüştür. Temizsoy’un çalışmalarında, kısmen toprak altındaki heykeller kazılarak ortaya çıkartılırken, açık hava müzesi teşhirine yönelik gezi yolları ve teras düzenlemeleri yapılmıştır.
Yesemek, yaklaşık 130 yıldır arkeoloji literatüründe bilinen bir merkez olmasına rağmen, henüz yeterince araştırılmamıştır. Eski araştırmalara göre Yesemek’in Hitit İmparatorluk Çağı’na (MÖ 1400-1200) mı, yoksa Geç Hitit Beylikler Dönemi’ne MÖ 10-8. üzyıllara mı tarihlendiği konusu tartışmalı olup, atölyenin daha çok Geç Hitit Dönemi’ne tarihlenmesi gerektiği genel kabul görmüştür.  

    2019 yılından itibaren Prof. Dr. Atilla Engin başkanlığında, Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Müzesi ve Yesemek Alan Başkanlığı ile birlikte yapılan yüzey araştırmalarında, Yesemek Heykel Atölyesi’nin bulunduğu alandan Kilis ili sınırları içerisindeki Topallar Köyü’ne doğru uzanan 3,5 km uzunluğundaki tepe üzerinde, Hitit İmparatorluk Çağı’na tarihlenen çeşitli mimari kalıntılar, heykeltıraşlık eserleri ve yeni taş ocakları keşfedilmiştir. Yesemek Heykel Atölyesi ile bağlantılı olduğu, ancak tamamlanmadığı anlaşılan bu tepe yerleşmesinde ve atölye alanı içinde yapılan küçük çaplı kazı ve yüzey araştırmalarında tespit edilen mimari kalıntılar ile ele geçen çanak çömlek parçaları, yeni kabartmalar ve taş çekiçler, Yesemek’teki heykel atölyesinin MÖ 13. yüzyıla tarihlendiğini ve Kuzey Levant Koridoru’nu kontrol etmek üzere planlanan bir kent yerleşimindeki anıtsal yapıları heykeltıraşlık eserleri ile donatmak için kurulduğunu ortaya koymuştur. Bu yeni bilgiler Yesemek Heykel Atölyesi’nin önemini büyük ölçüde arttırmıştır. 

Atölye
Atölye
Atölye
Taş Ocağı
Taş Ocağı
Kapı Aslanı
Sfenks
Dağ Tanrısı
Savaş Arabası
Hediyelik eşya satış birimi